Beyoğlu Rapsodisi

Beyoğlu Rapsodisi kitabında aynı liseye kayıt olmalarıyla hayatları kesişen üç farklı karakterin,üç dostun Kenan,Selim ve Nihat’ın hikayesi (özellikle de kitabın yarısından sonraki kısımda) Ahmet Ümit’in yalın ve akıcı üslubuyla bir polisiye roman tadında anlatılıyor.Ancak bu kitaba sadece bu üç dostun hikayesi demek haksızlık olacaktır.Biraz da beyoğlu’nun hikayesini okuyorsunuz bu kitapta.Çoğu kez gittiğimiz Beyoğlu’nun da hikayesini okuyoruz bu kitapla.

Bu üç arkadaştan Kenan,bir sigortacının zeki,kafasına eseni yapan,yakışıklı oğludur.Selim,yine zengin bir ailenin arkadaşlarına göre daha olgun davranışlar sergileyen,zeki,çalışkan,mantıklı oğludur.Nihat ise fakir bir ailenin zeki sayılamayacak,arkadaşlarının takipçisi,iyi yürekli ama şanssız bir oğludur.Galatasaray Lisesi’ne kayıt olmalarıyla tanışan bu üç arkadaş lise yıllarından beri sıkı dost olurlar.Daha sonra mezun olduklarında Kenan hukuk eğitimi almasına rağmen babasının sigorta şirketinin başına geçerken Selim Azya mimari eğitiminden sonra Kenan gibi babasının yaptığı işe başlayıp AZYA isimli bir mağazayı yönetir.Nihat ise çeşitli işlerden sonra son durak olarak kendisine bir sahaf dukkanı açar.Fakir olduğu için de her zamanki gibi Kenan ve Selim’den maddi destek alarak Beyoğlu’nda dukkanı açar.

Grubun en çılgını,kafasına eseni yapmayı isteyen ve bunda başarılı olan Kenan son çılgınlık olarak merak sardığı pilot eğitimlerinde kaza geçiripte ölümden dönünce ölümsüzlük üzerine düşünmeye başlar.Fotoğrafçılıkla da ilgilenen hatta öncesinde bir kaç sergi açan Kenan sohbet sırasında ölümsüzlükten bahsedince,sanatçıların ölümsüzlüklerinden bahsetmeye başlarlar ve Kenan bir sanatçı olarak sergilerinin ilgi görmemesinden dolayı serzenişte bulunur.Bu sırada Nihat ilginç bir fikir olarak eğer cinayet mahallerinin fotoğrafını çekerse bunun ilgi çekebileceğini ve bir sanatçı olarak anılıp ölümsüzleşebileceğini söyler.Kenan başta bu fikre şüpheyle yaklaşsa da sonra ilgisini çeker;Selim’in tüm muhalefetine rağmen bu fikri kabul eder ve hemen ertesi gün hazırlıklara başlar.Arkadaşı olan emniyet müdürüyle konuşup çatıyı tamir etmesi karşılığı cinayet mahallerinin fotoğraflarını alır.Sanat yönetmeni olarakta Nihat’ın karısının arkadaşı olan Katya ile anlaşınca çekimlere başlarlar.Katya’nın Nihat’a başta bunun yanlış fikir olduğunu söylemesine rağmen Nihat’a boyun eğip işi kabul ettiğini gören Selim’de olayların dışında kalmamak için arkadaşlarına yardımcı olmaya karar verir.Çekimler güzel bir şekilde devam etmektedir.Bir gün Kenan çektiği iki fotoğrafta da benzer bir şeklin olduğunu farkedince cinayetlerin aynı kişi ya da kişiler tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğinden şüphelenir ve bu olayı soruşturmaya başlar.İşte kitabın polisiye tadındaki anlatımı bundan sonra başlamaktadır.Kenan avukat ünvanına sahip olmasının da getirdiği avantajlar sayesinde bir çok kişiyle konuşur.Oyle ki soruşturma Fransa’daki bir yazara kadar uzanır.Bu kısmı çok ta detaylandırıp kitabı okuyacaklara haksızlık etmek istemiyorum 🙂

Yeni yeni polisiye romanları okumaya başlayan birisi olarak bu kitaptan keyif aldığım;özellikle kitabın sonlarında katilin kim olduğunu anlatan kısım şaşırtıcıydı.Bu yuzden çok hoşuma gitti.Anlaşılan Ahmet Ümit’in diğer kitaplarını da en kısa zamanda okumam gerekecek.

“… İnancımız yoksa,düş kuramıyorsak,yaşam büyüsünü yitirmiş demektir. …”

“… Önemli bir karar vereceğin zaman mutlaka onun üzerine düşün.En az bir gece geçtikten sonra kararını ver. …”

“… Bir tartışma olsa bile,sevdiklerimin sesini duymak güzeldi. …”

“… Bir ağacın bedenini kesip,sonra köküne hadi çiçek aç demek gibi bir şeydi bu. …”

Kürk Mantolu Madonna

Kürk Mantolu Madonna, üzerinden 70 yıl geçmiş olmasına rağmen özellikle son dönemlerin en çok satan kitapları listesinde başlarda yer alan bir kitap.Bu merakla kitabı okumaya başladığımda ilk sayfadaki insanlara ait öne sürülen tespitler güzel bir kitabın ayak sesleri gibiydi.Sabahattin Ali kitabında önyargı ile hükmetmenin yanlışlıklarını ve en basit insanın bile hayatında basitliğine sebep bir karmaşıklık olabileceğini anlatıyor.(Bu arada Sabahattin Ali’nin kendi hayat hikayesi de okunulasıdır.)

Hikaye Rasim Bey’in dilinden Raif Bey’i anlatmasıyla başlıyor.İş aramakta olan Rasim Bey bir arkadaşı vesilesiyle iş bulur.Yeni başladığı bu işte Raif Bey’le tanışan Rasim Bey Raif Bey’le arkadaş olmayı ister.Sessiz sakin bir tavrı olan yeni arkadaşının bu sessizliğinin sebebini merak eder.İş çıkışında beraber yürüyen iki arkadaş birbirlerini yakından tanımaya başlarlar.Bu sırada Raif Bey hasta olur ve işe gidemez.Rasim Bey Raif Bey’i hergün iş çıkışı evinde ziyaret eder.Hastalığı ilerleyen Raif Bey Rasim Bey’den çalışma masasında kendisi için önemli olan bir defteri getirmesini ister.Ertesi gün defteri getiren Rasim Bey Raif Bey’in bu defteri yakmak istemesinden de kuşku duyarak defteri okumak için izin ister.Başta istemese de sonrasında Raif bey defterin o gece Rasim Bey’de kalmasına izin verir.Büyük bir heyecanla eve varır varmaz defterin kapağını açan Rasim Bey defterde Raif bey’in yaşam hikayesini anlattığını anlar.Bundan sonra kitap Raif Beyin dilinden anlatılarak devam eder.

Asıl hikaye Raif Bey’in babasının isteğiyle Almanya’ya gitmesi ve burada Maria Puderla tanışmasıyla başlıyor.Almanya’da işsiz güçsüz vakit geçiren Raif Bey bir gün bir resim galerisine denk gelir.İstekli olmasa da bir an içeriye girip resimleri inceler.Burada gördüğü bir resim çok hoşuna gider.Kürk Mantolu Madonna dediği bu resme hayranlık duyar ve uzun süre sadece bu resme bakar.Daha sonra ki günler de bu şekilde diğer resimlerde göz gezdridikten sonra bu resmin önüne geçip uzun süre resmi seyreder.Bir gün resmin ressamı gelip te resimle ilgili kendisiyle konuşunca sonrasında o galeriye gitmez.Bir akşam üzeri resimde gördüğü kadını sokakta giderken görünce çok şaşırır ve sonraki gün aynı yerde kadını bekler.Kürk mantolu Madonnanın geldiğini görünce saklanıp onu takibe başlar.Girdiği kulube girerek kadının orada çalıştığını öğrenir.Daha sonra kadının yanına gelmesiyle Maria ile tanışır ve o günden itibaren arkadaş olmaya başlarlar.
İki arkadaş gün be gün birbirleriyle daha fazla vakit geçirirler.Raif Bey Maria’ya aşık olmasına rağmen Maria sürekli arkadaş kalmaları gerektiğini söyler ta ki Maria geçirdiği hastalıktan sonra kendisinin de Raif Bey’i sevdiğini soyleyene kadar.Sonrasında mutlu günler geçiren iki aşık Raif Bey’in memleketten aldığı mektupla sarsılırlar.Raif bey’in eniştesinin gonderdiği mektupta Raif Bey’in babasının öldüğü ve hemen memlekete dönmesi gerektiği yazılmıştır.Memleketine dondukten sonra Maria ile sık sık mektuplaşan Raif Bey işleri yoluna koyup Maria’yı Türkiye’ye çağırmanın planlarını yapmaktadır.Ancak bir süre sonra Maria’dan gelen mektuplar azalmakta ve sonrasında yazdığı mektuplara da cevap alamaz.Nedeni ni de bir türlü öğrenemez ta ki defteri yazdığı günden bir gün önce almanya’dan Maria’nın bir akrabasını Ankara’da görene kadar.Asıl şaşırtıcı olaylar burada anlatılmakta o bolum de okuyacaklara sürpriz olsun 🙂

“Niçin ilk defa gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçtığımız halde ilk rast geldiğimiz hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçebiliyoruz ? ”
“İnsan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor.Ben de yaşayacağım… Ama nasıl yaşayacağım!.. ”
“Kendime en yakın bulduğum veya bulacağımı zannettiğim insanlardan en çok korkuyordum.”O bile boyle yaptıktan sonra!… ” diyordum. ”
” Hayatta en güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık,adeta bütün insanlara dağılmıştı;çünkü o bütün insanlığın timsaliydi.”

Mustafa Ulusoy – Al Sana Bir Silah

Mustafa Ulusoy roman yazarı olmanın yanında aynı zamanda köşe yazıları da yazan bir psikologtur.Psikolog olmasının bir getirisi  olsa gerek yazılarında bir yazar okur etkileşimi yerine daha yakın bir nevi arkadaş sohbetini andıran sadelikte ve doğallıkta yazılar kaleme almaktadır.Yalın uslubunun yanında güçlü bir gözlem yeteneğine sahiptir.Al Sana Bir Silah kitabında kendisini referans göstererek insanlarla ilgili harika tespitlere dikkat çekmektedir.

Al Sana Bir Silah kitabı ” Silahsızdım.Diyor ki Sevdiğim “Silahsızdım,Al Sana Bir Silah!” Alıyorum,sevdiğimin verdiği silahı VE YAZIYORUM.  YAZIYORUM! … İŞTE!…” cümleleriyle başlıyor.Silahtan kasıt sevdiği kişiden alınan bir ajanda ve o ajandayla yazmaya başlıyor Mustafa Bey.Bu yazma serüveninde her ne kadar kendisini yazmış olsa da yazar her cümlesinde biraz da okura sesleniyor bir nevi.Başlangıçta neyi,niye yazdığını sorgulasa da yazar buna cevaben “bilmiyorum neden yazdığımı,ama yazıyorum” diyerek    ajandasını silah kalemini kalkan belleyip kendisiyle tatlı savaşına başlıyor bir nevi.Bu savaşta çoğu zaman 5N kuralının sorularını kendisini düşman belleyerek kazanmaya çalışıyor savaşını bazen bizzat kendi düşünceleriyle savaşıyor yazısında.Kitabın başlangıcında uzun uzadıya “BEN” nedir diyip BEN’i işlemesinin bir sebebi belki de budur.BEN den YAŞAMa doğru gidiyor kitabın akışı.Kendimize sorular sormamız gereken güzel soruların yöneltildiği bir kitap.Aşağıdaki alıntılar bir olayalar dizisinin elemanı olmasından dolayı tek başına tam anlam taşımasa bile tek başına da önemli cümleler zannımca.

Alıntılar:

“… Ben de sana soruyorum aynı soruyu:NE YAPTIK ? NE YAPIYORUZ ? NE YAPMALIYIZ ? NE NE NE YAPMAK DURUMUNDAYIZ ? …”

“…Kızım doğuyor.Başındayım.Doğuşunu izliyorum.Bir bebek o… Tutsağımız olan … “

“…O beni sevdiğinde kendimden geçerdim.Elleri en anlamlı bir güzelliği anlatırdı bana … ”

“…Bir benin,benliğini sorgulaması onu nereye götürebilirdi? …”

“…Onlara göre yolunu şaşıran ben,bana göre,yolunu bulan birisiydim. Yolumu bulmuştum.Yolum yolsuzluktu.Hem herşey hem hiçbir şeydim. …”

“… Hiçbir şeyim yoktu ama mutluydum.Mutluydum. …”

“…Neysem o olmalıyım.Onun,bunun,benim dediğim gibi değil,neysem o.Doğamda da nasılsam öyle !…”

“…Gözlere nasıl bakılacağını,hele hele derinine nasıl bakılacağını,bakabileceğimi bilmiyordum. …”

“… ÖL! … DOĞMAK ÜZERE … DOĞARKEN ÖL … ÖL Kİ,SONSUZCA DOĞASIN !… “

Angels & Demons

This post is my first English post.Angels & Demons is my second English book.I know my English grammer is not enough to summarize this crazy story.I just want to experience.Also who cares grammer 🙂
The author of Angels&Demons is Mr.Dan Brown.Dan Brown is a very popular American author.His book are mostly at the top of best-seller list.Da Vinci Code and Angels&Demons both of them.
Angels&Demons is about Illuminate and Church.Actually It talks about a secret war between in Science and Religion.Illuminate wants to destroy the vatican using an antimatter bomb.The antimatter bomb is stolen from CERN.The CERN is the center of Science,Vatican is the most important place for Christians.One day, someone send a fax from CERN to Mr.Langdon.It is said to “You gotta be here.We need your knowledge about Illuminate.”
Mr.Langdon is a professor and he have been made researches about Illuminate.First of all,the CERN had called Mr.Langdon and the CERN.They recognized a top-secret research that made by Mr. Vetra.Because of that Someone had killed Mr.Vetra and had stolen antimatter bomb.After that Vatican have called CERN director Mr.Kohler and they told “We need your help.Someone wants to destroy Vatican.”After this call Mr.Langdon and Ms.Vetra had been sent Vatican by Mr.Kohler.When they have arrived Vatican they recagnized a difficult match between Illuminate and Vatican Church.Illuminate have kidnapped four cardinals.And they have planned kill them.Mr.Langdon and Vetra just have five hours.Illuminate are gonna destroy Vatican at the midnight.
It is a long adventure for Mr.Langdon.Langdon is a brilliant professor and he experts on Illuminate.He has to decryption ciphers and find to Hassassin who kills cardinals.Mr.Langdon solve these equations at the midnight and he save the church.
Like i said at the beginning It is too long story.So that i cant summarize it with a post.
Now some quotes:
““Science and religion are not at odds. Science is simply too young to understand.”In my opinion, this one is the best.
““God answers all prayers, but sometimes his answer is ‘NO’.”
“Our minds sometimes see what our hearts wish were true.”
“Sometimes to find truth one must move mountains ”
“the most dangerous enemy is that which no one fears!”
“Science and Religion are not enemies. They are simply two different languages saying the same thing.”

Git Kendini Çok Sevdirmeden

Kitap şu an halen Hurriyet’te yazar olarak çalışan Tuna Kiremitçi’nin hayal dünyasından kaleme dökülmüş.  Kitapta olaylar ana karakterlerden Arda’nın (kendisi kızdır!) dilinden anlatılmış.Hikaye Ardanın kardeşi olan Fırat’ın İstanbuldaki sevgilisinin Fırat’a hamile olduğunu söylemesiyle Fırat’ın Ardayı da alarak tatilde İstanbula dönmesiyle başlıyor.

Hikaye bir o yılları bir de yaklaşık 20 25 sene sonrasını kısım kısım anlatarak devam ediyor.Bir tarafta İstanbula giden Arda’nın İstanbulu gözlemlemesi ve Ertuğrulla yakınlaşması diğer taraftan 20 sene sonra annesinin evine gelen Arda’nın çocuğuna olan özlemi ve kocası Ali hakkında düşünceleri.İstanbul’da Fırat’ın üzgün halinin sebebini çözmeye çalışan Arda istanbulda eski bir arkadaşı olan Julideyle karşılaşması daha çabuk olayları çözmesini sağlarken.Şimdiki hayatında (Arda’nın 40 lı yaşları) ise Ertuğrul’un birden Dünya isimli kızıyla birden çıkıp gelmesi Arda’nın kafasını karıştırmaktadır.

Bu olaylar etrafında süren hikaye bir çok hikaye gibi yine bir tren garında ama büyük bi farkla “aniden”  sonlanıyor.

Kitap tam insanı içine almasa da olayların akışı ve merak uyandıracak şekilde anlatılması kitabı güzelleştiren yanları.Ancak belki de yazarın ilk kitabı olması,acemilik ürünü olmasından dolayı kelimeleri kullanma da  yazarların kelimelere yüklediği etkiyi tam olarak gösterememiş.

Genel yönleriyle “sonlandırılmasını” saymazsak güzel okunulası bir kitap.

Visual Basic Function

Visual Basicte Fonksiyon tanımlanması Function fonksiyon_ismi(degisken As veri_tipi) As fonksiyon_veri_tipi şeklinde tanımlanır.Fonksiyonlar Funxtion ile başlayıp End Function ile bitmek zorundadırlar.Eğer fonksiyonumuz Integer tipteyse geri dönüş değeri Return keyworduyle dondurulur.

[php]
Function faktoriyel(ByVal x As Integer) As Integer
Dim faktor As Integer = 1
For i = 1 To x
faktor = faktor * i
Next i
Return faktor
End Function
[/php]

Fonksiyon çağrılması kısmı ise fonksiyon_ismi( değişken1,değişken2,değişken3,…) şeklinde yapılır.Örnekte fonksiyonun atandığı fibo değişkenine fonksiyonun çağrılmasıyla fonksiyonun geri döndereceği değer atanacaktır.Fonksiyonlarımızda random işlemler  yapmak istediğimizde Rnd() fonksiyonu kullanılır.Bu fonksiyon sıfır ile bir arasında bir değer üretir.Belli bir aşamadan sonra bu fonksiyon hep aynı sayıyı dönderebilir.Bunu önlemek için Randomize() metodunu  kullanabilirz.

[php]
‘Randomize()
‘x=Int(Rnd()*6)+1

Sub Main()
Dim fibo As Integer
Dim x As Integer
Console.WriteLine("Faktoriyelini alacaginiz sayıyı gir.")
x = Console.ReadLine()
fibo = faktoriyel(x)
Console.WriteLine(fibo)
Console.ReadLine()
End Sub
[/php]

Function komutu yerine Sub komutu kullanılarakta fonksiyon tanımlamaları yapılabilir.Ancak Sub ile tanımlanan fonksiyonlarda return değeri dönmeyebilir.

Visual Basic For – For Each Donguleri

For döngüleri belirtilen bir başlangıç noktasından bir bitiş noktasına kadar aynı işlemin gerçekleştirilmesini sağlayan döngü işlemleridir.Visual Basicte bu yapı For … Next veya For Each … Next döngüleri ile gerçekleştirilir.

[php]
Console.WriteLine("Hangi Sayinin Faktoriyelini Almak Istiyorsunuz? :")
lastNumber = Console.ReadLine()
For i = 1 To lastNumber
fact = fact * i
Next i
Console.WriteLine(fact)
[/php]

For next’i özel kılan durum ise istenilen durumu elementlerine ayırarak parçalar halinde bize sunmasıdır.Aşagıdaki kod derlendiğinde bu çok açıkça görülecektir.

[php]
Console.WriteLine(vbCrLf + "Bir String giriniz:")
word = Console.ReadLine()
For Each harf As String In word
Console.WriteLine(harf)
Next
Console.ReadLine()
[/php]

Visual Basic If Statement,Select Case Yapısı

Visual Basicteki Select Case yapısı birçok programlama dilindeki switch case yapısıyla aynıdır.Şarta bağlı birden fazla seçenek olduğunda Select Case şart yapısını kurduktan sonra seçenekleri case şeklinde belirtiriz.Kullanıcıların belirtilen seçeneklerin dışında bir seçenek girmesi halinde yapılacak işlemler ise Case Else şartı ile belirtilir.
If Else yapısı diğer C#,JAVA gibi dillerde kullanışıyla aynı şekildedir.

[php]
Module Module1
Dim film As Integer
Dim anket As Integer
Dim puan As Integer
Sub Main()
Console.WriteLine("Film Sec:" + vbCrLf + " 1-Kelebegin Ruyası " + vbCrLf + " 2-Ghajini " + vbCrLf + " 3-Memento " + vbCrLf + " 4-Angels&Demons")
film = Console.ReadLine()

Select Case film
Case 1
Console.WriteLine("Kelebeğin Ruyası filmini Sectiniz.Iyi Seyirler")
Case 2
Console.WriteLine("Ghajini filmini Sectiniz.Iyi Seyirler")
Case 3
Console.WriteLine("Memento filmini Sectiniz.Iyi Seyirler")
Case 4
Console.WriteLine("Angels&Demons filmini seçtiniz.Iyi Seyirler")
Case Else
Console.WriteLine("Oyle bir Film bulunmamaktadır.")
End Select

Console.WriteLine(vbCrLf + "Film Hakkındaki Anketimize Katılmak Ister misiniz?" + vbCrLf + "Evet:1–Hayır 2" + vbCrLf)
anket = Console.ReadLine()
If (anket = 1) Then
Console.WriteLine("Filme 1 ile 5 Arasında kaç puan verirsiniz?")
puan = Console.ReadLine()
Console.WriteLine("Anketimize katıldiginiz icin Tesekkurler..")
Else
Console.WriteLine("İyi Gunler")
End If
Console.ReadLine() ‘console islemi yaptıktan sonra beklemesi icin
End Sub
End Module

[/php]

Türkiye’nin Ilk Isletim Sistemi Pardus

   Türkiyenin ilk işletim sistemi olması ve bugünlerde duyurduğu son sürümüyle gazetelere konu olup gündem oluşturması sebebiyle Pardus ilgimi çekti.Pardüs TÜBİTAK tarafından geliştirilen bir işletim sistemidir.Tübitak başta başlı başına bir işletim sistemi oluşturma fikri yerine GNU/Linux dağıtımı olan bir işletim sistemi oluşturmayı amaçlıyordu.Ancak daha sonra Pardus’un rağbet görmesi ve özellikle devlet kurumlarında kullanılmasıyla popülerleşmesinden dolayı daha özel bir şekilde tasarlanmaya başlanmıştır.
Bana biraz ilginç gelen Pardus’un tarihçesinden bahsedecek olursam;İlk olarak TUBİTAK mevcut işletim sistemlerini inceleyip daha sonra uygun görülen işletim şistemlerini bir nebze özelleştirerek bir işletim sistemi ortaya çıkarmayı amaçlamıştır.Hem açık kaynak yazılım olması hem de işletim sisteminin kullanılırlığı ve çalışma felsefesinden dolayı Linux işletim Sisteminde karar kılındı.2003 yılının büyük bölümünü araştırma ve incelemeye ayıran Tübitak 2003 yılı sonbaharında,Linux temelli ve açık kaynak bir işletim sistemi oluşturulmasına karar verildi.
2004 yılında projede çalışacak ekibin de belirlenmesiyle projeye start verilmiş oldu.Tübitak tarafından oluşturulacak olan olan Pardus işletim Sistemi ulusal kurumlarda kullanılacağı için de bu çalışmayı gerçekleştirecek ekip titizlikle seçilerek biraraya getirilmişler. Pardus hakkında değerlendirmeler içeren Proje Ana sözleşmesinde Pardus’un amacı: “bilişim okur-yazarlığına sahip bilgisayar kullanıcılarının temel masaüstü ihtiyaçlarını hedefleyen” bir işletim sistemi olmasına, “mevcut Linux dağıtımlarının üstün taraflarını kavram, mimari ya da kod olarak kullanmasına”, ancak “otonom sisteme evrilebilecek bir yapılandırma çerçevesi ve araçları ile kurulum, yapılandırma ve kullanım kolaylığı sağlamasına” karar verilmiştir şeklinde bir açıklama yapılmıştır.
26 Aralık 2005’te Pardus’un ilk kurulabilir sürümü olan Pardus 1.0, ağ üzerinden yayımlanmaya başlandı. Daha sonraki süreçte yeni sürümlerle ilerleyen Pardüs 2011 yılındakı yeniden yapılanma çalışmaları kararı neticesinde tüm yönetici ve geliştirici ekip projeden ayrılmıştır. 2012’ye kadar olan süreçte proje geçici bir kurula devredilmiş ancak proje üzerinde güncelleme ve bakımlarının yapılmaması projenin durdurulduğu dedikodularına yol açmış.Bir nevi 2011 Pardus için fetret devri sayılabilir.
Geçici yönetim projenin yeniden hayata geçirilebilmesi için çalıştay düzenleyip bu çalıştayda çalışmalarını takini yapacak bir kurul oluşturmuşlardır.Tübitak, çalışmaları gerçekleştirmek için 12 adet geliştiriciyi Pardus üzerinde çalışmak üzere işe almıştır.Burada beni şaşırtan birşey bu 12 çalışandan sadece 3’ünün isminin açıklandığı diğer çalışanlarını isimlerinin gizlenmesini istemeleri.Bunun nedeni olarak ise sosyal medyadan gelebilecek hoş olmayan tepkilerle karşılaşmaları olarak gösterilmiş.Sosyal medyanın üzerimizdeki etkileri işte ! ( Bi sonraki yazını konusu olsun bari.. )
   Pardusun gündeme oturmasındaki asıl sebebe gelecek olursam iki gün önce(25.03.2013) kullanıma sunduğu yeni sürümü.Apple’ın bile ilgisini çekmeyi başaran FATİH projesinde şu an için 85 bin akıllı tahtada kullanılan sistem,projenin tüm ülkeye yayılmasıyla beraber daha çok popülerve kullanılmış olacak.Üstelik tek kullanım alanı Fatih projesindeki Akıllı tahtalarda değil.Pardus kullanan kurumlar arasında Dişişleri Bakanlığı,Emniyet teşkilatı ile bazı il Emniyet müdürlükleri,TSK,Milli Savunma Bakanlığı gibi ulusal kurumlar da yer almakta.
Pardus son zamanlarda kullanıcılarla etkileşimli bir halde çalışmak için pardus formu ve portalın yanısıra developerlara da bir platform hizmeti sunmaktadır.
Kim bilir belki bir gün biz de bilgisayarlarımızda Pardüs kullanılırız.Bunu bize pardüsün ilerleyişi gösterecek..

JIRA Teknolojisi Ve Avantajları

JIRA Java dilinde yazılmış açık kaynak bir platformdur.Web tabanlı çalışan iş, hata takip ve proje yönetim aracıdır. Bu şekilde projenin son durumunu görüp yeni stratejiler tasarlanabilir.JIRA’yı daha da detaylandırmadan önce JIRA nın da bünyesinde bulunduğu
Atlassian şirketinin iki genç kurucusundan bahsetmek istiyorum.
Üniversitede arkadaşı olan bu iki Avustralyalı genç 10 000 $ dolarlık bir bütçeyle 2002’de (kendileri de 22 yaşında) bir “garajda” kurdukları şirketleri sayesinde şimdi Avustralya’nın en genç milyonerlerleri arasında listebaşılar.Bu iki genç 10 000$ ile başladıkları işte 2012 sonu itibariyle 480 Milyon $ ciro yapan bir şirketin sahipleri.Ayrıca youtubedan toplantı videolarını izlerseniz ne kadar eğlenceli bir şekilde çalışanlarına patronluk yaptıklarına siz de şaşırabilirsiniz.

JIRA JAVA platformu üzerinde çalışır ve açık kaynak kodlu bir yazılımdır.JIRA‘nın açık kaynak kod (open source) bir web uygulama olması, dünya çapında yaygınlaşmasını ve kabul görmesini kolaylaştırmıştır.

Proje takibinde kolaylık sağladığı gibi hata takip programları içerisinde de başarılı bir konuma sahiptir. JIRA‘nın en büyük özelliği hızlı proje yönetimi ve kolay iş takibinizi yapabilmenizdir. Ayrıca JIRA ’nın raporlama ve analiz yapma özelliği ise kullanıcılarına ayrı bir pratiklik katıyor.

En iyi şekilde Hata takibi:Projenin test ve hataların tespiti aşamalarında zaman ve etkileşimli çalışabilme zaman açısından büyük öneme sahiptir.JIRA workflow özelliği sayesinde hata takibinde proje çalışanlarına kolaylık sağlar.Aksi takdirde e-mail kaosuna ya da dağınık bilgilerden olusan düzinelerce kagidin olusmasina yol aciyor.

Iş akışını kolaylastirma:Talepler es zamansiz cevaplanabilir.Mümkün olduğunca talepler birbirinden bağımsız ancak koordineli şekilde çalışır ve diger kullanicilara iletilebilir.

Önceki yazılarda bahsettiğim SVN teknolojisi de iş akışını kolaylaştırmaya yönelik yararlı bir teknolojidir.
Şimdi de JIRA ’nın temel kavramlarını inceleyelim;

Issues(Talepler): Issue JIRA ’nın temel yapı taşıdır.Yapılması istenen işlemleri create issue denilerek oluşturulup istenilen takım çalışanına assign edilir.Talep oluşturulurken issue açıklamasıyla birlikte gönderileceği için çalışanların işini bırakması gerekmeyecektir.

 

 

 

Workflows(İş Akışları): İşlerini ilerleyişini takip edebilme olanağını, görsele dökmenize yarayan özelliktir.Bu özelliği jar dosyalarını uygun platformlara ekleyerek masaüstü uygulamalarınızda da kullanabilirsiniz.JIRA’da bu akışları istediğiniz gibi bir dizayn edebilme şansına da sahipsiniz.

Widgets: Kendi alanlarınızla kendi ekran tasarımlarınızı da yapmanız mümkün.Dashbroad denilen anasayfanızda hangi işlemleri görmek istiyorsanız bunları anaekranınıza yerleştirerebilirsiniz. Bu olanak sayesinde süreçte karşınıza çıkacak erkanları esnek bir şekilde oluşturabilirsiniz.

JIRA Calisma Alani

Giris yaptiginizdaki ilk ekran Dashboard’dur.Bu ekran bir nevi admin paneli şeklindedir. Üst kısımda menüler yapıcağımız işlemleri düzenlememizi sağlar.Alt kısımlarda ise düzenleyebileceğimiz ekranlar bulunmaktadır.

Talepler ile calisma:Yapılmasını istediğiniz işlemi Create Issue bolumunden oluşturup ilgili kişiye yönlendirebilirsiniz.Create Issue bolumunde issue tipi kime gönderileceği ne zamana kadar bitirilmesi gerektiği,talepin açıklaması gibi bilgiler yer alır.

Grafiksel Olarak İş Akışının Belirlenmesi(Workflow):Özel is akislari JIRA’nin önemli bir özelligidir. lerini ilerleyişini takip edebilme olanağını, görsele dökmenize yarayan özelliktir.Ücretsiz JIRA Workflow Designer eklentisi kullanılarak görsel bir şekilde işler şematize edilebilir.Bu eklenti oluşturduğunuz iş akışlarını görüntülemenizi sağlar ve yeni olusturacaklariniz icin de gecerlidir.Bu şekilde iş akışı belirlenmesi daha kolay olacaktır.

Kullanimi kolay ve hizlidir.

1 2 3 4 5 6 9